‘Filistinlilerin Arap ülkelerine dağıtılması, bir kısmının Türkiye’ye verilmesi konuşuluyor’
Gazze çatışmasının tüm Ortadoğu’da yarattığı yüksek gerilim İran ile İsrail’e cepheden karşı karşıya getirirken, gerilim düşürülmeye çalışılıyor. İran, 1 Nisan’da Şam’daki diplomatik misyonunun vurulmasına ilk defa doğrudan İsrail’i hedef alarak yanıt verirken, İsrail’in İran’a yanıtının sınırlandırılması yahut yumuşatılması görüntüsü oluştu. ABD yönetimi ‘Ortadoğu’da savaş istemediği’ temasını işlerken, İsrail’in güvenliğine sarsılmaz bağlılığını vurguluyor.
Gazze savaşı ve İran-İsrail kapışmasının Arap ülkelerine etkileri tartışılırken, ABD/İsrail tarafı İran’a karşı ‘bir koalisyon’ söylemini yükseltiyorlar.
Öte yandan Türkiye’de Malatya/Kürecik’deki radar üssünün İsrail açısından kullanımı tartışmaları sürerke, İncirlik Üssü’ndeki ‘isim değişikliği’ de dikkat çekti.
Gelişmeleri eski Genelkurmay İstihbarat Daire Başkanı İsmail Hakkı Pekin ile konuştuk.
‘ABD Doğu Akdeniz’de İsrail’in merkezinde olduğu bir düzen kuruyor’
İsmail Hakkı Pekin’e göre, İran’ın İsrail’e yönelik misillemesi ‘fiske atmak’ değil, ‘çok iyi hesaplanmış’ bir saldırı oldu. İran’ın sivilleri değil, askeri hava üslerini hedeflediğini söyleyen Pekin, İsrail’in bu saldırıyı tek başına karşılayacak güçte olmamasına dikkat çekti. Bunun yeni bir denge unsuru ortaya çıkardığını belirten Pekin, bütün bu gelişmeleri ABD’nin Doğu Akdeniz’de kurmak istediği yeni koalisyona yönelik hamleler olarak değerlendirdi:
“İran’ın saldırısı fıske atma değil. Çok iyi hesaplanmış bir saldırı. Daha çok şu hesaplanmış: Necef Çölü’ndeki havalimanları hedef alınmış. İki havalimanı vuruluyor. İnsanlar hedef alınmamış. Ortaya şu çıkıyor: İsrail, bu saldırıyı tek başına karşılayacak güçte değildi. Koalisyonla birlikte karşıladı. Bu yeni bir denge unsuru oluşturuyor bölgede. ABD’nin İsrail merkezli, Doğu Akdeniz’de kurmak istediği bir güç var. O bölgeyi savunmak üzere koalisyon da belli oluyor.
İran’ın yaptığı açık ve net olarak bölgede hem ABD’yi hem de diğer ülkeleri önemli ölçüde korkuttu. Yani bu işin sonunda ABD belki istediği şeyi elde etmiş olabilir: Doğu Akdeniz’de İsrail’in merkezinde olduğu bir düzen kuruyor. Bu düzene muhtemelen Arap devletleri de Körfez ülkeleri de dahil olacak. İran’ın yapacağı bir saldırıya karşı, Arap ülkelerinin tepki vermesi mümkün değil. Çünkü burada gördük; tepki veremediler, vermek de istemiyorlar. Dolayısıyla ABD’nin ve İsrail’in etrafında dönüşüyorlar.
Ne bir Müslüman ülke ne de bir Türk devletinden bu konuda bir şey çıkmadı. Yani bunların tamamının Batı yanlısı olduğunu görüyoruz. Yani ABD, bölgeyi şekillendiriyor. Büyük ihtimalle hem Rusya hem de İran, yavaş yavaş bu işin farkına varmaya başladılar. Büyük ihtimalle bir anlaşma olacak. Şekillendirme derken Soğuk Savaş misali. Yani ülkeler küresel, kontrollü kaos anlamında maalesef şekilleniyor. Bizim yönümüz neresi olacak? Batı mı? Ortada mıyız? Bilmiyorum. Biz de burada Türkiye olarak arayış içerisindeyiz. Ama İran’ın saldırısı çok planlıydı. İran burada kendi gücünü bir defa daha gösterdi. Bunun üzerine İsrail çok fazla bir şey yaparsa o takdirde İran çok daha fazla zaiyat verdirecek bir karşılıkta bulunabilir. Amerika bunu istemiyor.”
‘Pazarlıklara baktığımız zaman İran’ın bölgeden çekilmesi gündemde. Böyle bir anlaşma planı konuşuluyor’
İsrail’in mutlaka İran’a bir yanıt vereceği görüşünü aktaran Pekin’in tahminine göre, asıl karşılık askeri olmayacak. İran’a sembolik bir askeri harekattan sonra asıl pazarlığın perde arkasında yürütüleceğine dikkat çeken Pekin, İsrail’in bütün çatışmaları durdurmak için asıl talebinin, İran’ın bütün vekil güçlerinin bölgeden çekilmesi olduğunu kaydetti:
“İsrail yanıtsız bırakmayacaktır herhalde. Pazarlıklar devam ediyor şu anda. Pazarlıklara baktığımız zaman İran’ın bölgeden çekilmesi, unsurlarını çekmesi, direniş cephesinde olan Lübnan, Yemen ve Suriye’deki unsurların ateş etmeyi veya baskı yapmayı bırakması şeklinde bir pazarlık yürütülüyor olabilir. Buna karşılık İsrail, İran’ın bir gemisine müdahalede bulunabilir. İran da bölgeden direniş cephesi unsurlarını ve kendi unsurlarını geriye çekecek. Böyle bir anlaşma planı konuşuluyor. Bu anlaşma gerçekleşirse, bölgede yeni bir Ortadoğu düzeni çıkıyor.
Tabii İran’ın böyle bir şeyi kabul etmesi durumunda bunda iki neden öne çıkacaktır: Birincisi yaptırımlar. Yaptırımlar çok etkili. Dün görüştüğümde İranlılar dedi ki ‘Zaten yaptırım vardı ama bu defa farklı’. Yani İran’ın da kuşatılma durumu var hem Azerbaycan tarafından, hem de Irak Bölgesel Kürt Yönetimi tarafından… Bütün bunlara baktığımız zaman, İran içeride bir karışıklık çıkmasını önlenmeye çalışıyor. Yani bu yapılanlar İran içerisinde karışıklığa sebep olabilir. Geçen sene öldürülen Mahsa Emini üzerine birçok problem çıkmıştı. İran’ı korkutan bunlar. Bir ekonomik sorunlar, ikincisi bunun yol açabileceği toplumsal olaylar. Konuştuğum bir İranlı yetkili bana ‘Size hayret ediyorum. Türkler hiç hayat pahalılığını protesto etmiyor. Bu olaylar İran’da olsa sokakta olaylar olurdu’ dedi.”
‘Ukrayna için bir çözüm olabilir
ABD’nin dünyadaki bütün jeopolitik krizleri ve gelişmeleri bir bütün halinde gördüğünü ve buna göre hareket ettiğini söyleyen İsmail Hakkı Pekin, diğer yandan bu durumun sonucunda ABD’nin Rusya’ya tavizler vererek Ukrayna’daki çatışmayı sonlandırabileceği değerlendirmesinde bulundu:
“Bir tarafta Çin var. ABD Çin ile anlaşmaya çalışıyor. Bu arada ABD, ticari anlamda Çin’i durdurmaya çalışıyor. Öbür tarafta Rusya ile anlaşmaya çalışıyorlar. Rusya da büyük ihtimalle Ukrayna için yeni bir çözüme olumlu bakabilir. Mesela Rusya taarruzlarını durduracak, karşılığında Rusya Donbass’ı ve aldığı yerleri tutacak. Ukrayna’nın geri kalanı için de farklı bir yönetim biçimi seçilecek. Böyle bir sıkıntı var şu anda. Bu konu en çok Avrupa Birliği’ni, Rusya’yı, İran’ı ve Çin’i çok ilgilendiriyor. Dolayısıyla ABD bunların hepsine müşterek olarak bakıyor. Böyle baktığımız zaman, İran’ın geri çekilmesini hoş görmeyebilir.
İran şu an yeni bir harekat yapsa, bu defa çok daha fazla füze İsrail’in üzerine düşebilir. Ama gerisini getirmek çok zor. Mesela Hürmüz Boğazı’nı ve Malakka Boğazı’nı kapattığınız zaman, Çin’in 60 gün dayanabileceğini değerlendiriyorlar. Onun için burada bir denklem var ve bu uluslararası denklem üzerinde çalışılıyor. Sadece bizim bölgemizde değil, çok daha geniş bir bölge üzerinde çalışılıyor.”
‘Filistinlilerin dağıtılması, bir kısmının Türkiye’ye verilmesi konuşuluyor’
İsmail Hakkı Pekin, 700 bin Filistinlinin Türkiye’ye verilebileceği yönündeki iddialara değindi ve düğümün 9 Mayıs’ta yapılacak Erdoğan-Biden zirvesinde çözüleceğini savundu:
‘Herkes bir savaşa hazırlanıyor’
ABD’nin bölgesel bir savaş istemediğini savunan Pekin’e göre diplomatik çabalar, İsrail’in vereceği karşılığı hafifletmeye yönelik:
‘Gazzelileri ülkelere dağıtacaklar gibi gözüküyor. Türkiye de bu konuda herhalde yardımcı olur gibi değerlendiriyorum’
Pekin, Türkiye’nin Batı’nın isteği üzerine Gazzelileri sığınmacı olarak ülkeye alabileceği görüşünde:
‘Türkiye alenen önümüze çıkabilecek bir savaş senaryosuna yönelik yeniden konuşlanma yapıyor’
Kürecik’te bulunan radar üssünün İsrail’in Necef’deki radar üssüyle birlikte NATO sistemine entegre olduğunu ifade eden Pekin, bu radarların asıl amacının İran’dan gelecek füzeleri tespit etmek olduğunu belirtti. Türkiye’nin İncirlik Üssü’nde yaptığı isim değişikliğin bölgesel çatışma riskinin artışıyla paralel incelenmesi gerektiğinin altını çizen Pekin, Türkiye’nin gelecekteki senaryolara hazırlandığını vurguladı:
“Şöyle söyleyelim: Kürecik Radarı için NATO radarı diyorlar ama asıl amacı, İran’dan gelecek füzeleri durdurmak. Daha doğrusu tespit etmek için kuruldu. Bunun aynısından Necef Çölü’nde var. Oradaki ile bizimkisi, birbirini teyit edecek şekilde birlikte çalışıyor. Bunların bağlandıkları yer de Rammstein Üssü’ndeki hava savunma merkezi. Dolayısıyla ateş edileceği zaman, o bölgede hava savunma sistemleri olan gemiler var. 160 kilometre irtifaya çıkabilen hava savunma füzeleri var. Öte yandan Romanya’da da bir füze grubu var. Onlar da müdahale edebilir. Yani İran’a yönelik bu konu. Bize de faydası yok. Eğer diyelim ki gördü bir şeyler, söyledi füze geliyor diye. O füzeyi karşılayıncaya kadar Ankara’yı geçiyor füze.
NATO’nun Türkiye’de bir füze koruma sistemi yok. Onun için ne yaptılar bakın. Milli Savunma Bakanlığı, 10. Tanker Üssü’nü 10. Ana Jet Üssü yaptı. Bunun anlamı şu: O bölgede ana jet üssü komutanlığı kuruyorlar ve Türkiye o bölgeyle ilgili yeniden konuşlanıyor. Hatta iki yerde yeniden konuşlanıyor. İncirlik’in AKKA antlaşması ile alakası yok. Ama Batı’da, Yunanistan ve Adalar bölgesinde AKKA antlaşması var. Türkiye bu antlaşmadan çıktı. Artık istediği kadar silahı, teçhizatı, harp malzemelerini istediği yere yığabilir. Burada da Türkiye yeniden bir konuşlanma yapıyor. Kime yönelik yapıyor? Ortadoğu’ya yönelik bir konuşlanma yapıyor. Suriye-Irak var ama İran da var.
Bu konuda bir karar almaları lazım. Alınmıştır da NATO’da… NATO’nun aldığı karara göre belki böyle bir şey oldu. 1980’lerin başında, bizim 2. Ordu karargahımız Konya’daydı. 1974’te Kıbrıs harekatı oldu. Sonrasında 1980’lerin başında karargah Malatya bölgesine gitti. Çünkü tehdit oradaydı. Malatya bölgesinde. Dolayısıyla İncirlik mevzusu da böyle bir şey. Türkiye alenen önümüze çıkabilecek bir savaş senaryosuna yönelik yeniden konuşlanma yapıyor. Burada tanker uçaklarının yanı sıra diğer gruplar da konuşlanacak.
Bir de İncirlik’te nükleer bombalar olduğu söyleniyor. O bombalar öteden beri bir şey yapılacaksa bile Türkiye onların koruyucusu olacak belki de. Belki de bu amaçla oraya konuşlanılıyor. Yani bölgede caydırıcılığı artırmak için yapılan bir faaliyet bu. İsim değişikliği değil sadece. Bir de Amerika’dan kaynaklanan bir İncirlik mevzusu var. Bu Aydınlıkçılarda devam eden bir İncirlik konusu var, ‘Kapatın’ diyorlar. Bu dertten de kurtulmuş olacaklar. Ama asıl neden, önümüzdeki senaryolara hazırlanmaktır. Daha sıcak günlere doğru gidiyoruz. Umarım Türkiye en az zararla atlatır bu konuları.”